Yeni Akit yazarı Hüseyin Öztürk, “Onbir ilimizi ve tüm mücavir alanlarını kapsayan ve halen artçıların devam ettiği deprem bölgesinde insanlar hayata tutunmaya çalışırken, İstanbul’da, Ankara’da veya diğer illerimizdeki otellerde, lüks restoranlarda ibadetten ziyade, özellikle sosyal bir etkinlik atmosferinde düzenlenen iftarlar, Ramazan’ın içeriğiyle alakalı görülebilir mi?” değerlendirmesini yaptı.
Öztürk yazısında, “Şunu söylerseniz haklısınız: “İyi güzel de otellerin, lokantaların veya yiyecek-içecek mekânlarının hayatını sürdürmek için ticari faaliyete ihtiyaçları yok mu”? Elbet var ama bir de işin insani yönüyle makul tarafı vardır. Bir tarafta kendi insanımız veya başka insanlar hayata tutunmaya çalışırken, beri tarafta umursamaz bir şekilde, ibadetten ziyade riya yüklü iftarların haklı yönü olabilir mi? Mesela bir kere Ankara başta olmak üzere taşradaki tüm devlet kurumlarımızın hiçbirisinin iftar düzenlemesi doğru değildir. Bu hususta Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın çok dikkatli ve titiz davranacağına inanılmaktadır. Aklıselim sahibi kimseler böyle düşünmektedir. Sağduyu sahibi iş insanlarımız başta olmak üzere, insaflı restoran ve benzeri işletme sahiplerinin de yerlerinde veya başka mekânlarda iftarlar düzenleyerek, ibadetten israfa giden bir yol izlemeyecekleri düşünülmektedir. Biz millet olarak dini-milli mayalı bir medeniyete sahibiz. Müslüman olarak zerre hayrın ve şerrin hesabını vereceğimize inanırız.” düşüncesini dile getirdi.